PRESS REVIEWS

ŞİŞKO OSMAN HALICILIK
TURİZM SANAYİ VE TİCARET LTD.

Kapalıçarşı Zincirli Han No: 15    34126 İstanbul / TÜRKİYE
Phone: (90) - 212 - 528 35 48 , Fax: (90) - 212 - 526 72 87

Web site: www.siskoosman.com
E - mail: siskoosman@siskoosman.com

Print

 

next >
< back

Bursa'nın güngörmüş dar sokaklarından birinin kaldırım kenarına park etmiş, o sokağa da sokağın insanlarına da iyice yabancı bir karavan. İçinde, karşı evin camını gözleyen bir yabancı. Bir cevap istiyor : "Evet!"

Tam 21 gün, gece-gündüz karavanı bir an bile terk etmeden bu "evet" cevabını bekledi yabancı ve sonunda muradına erdi.

Kapısında yattığı, gözünü camından ayırmadığı, ilk duyuşta aklına düşen, ilk görüşte vurulduğu bu güzel, "süper bir Konya"ydı. Onun için kilometreler tepmiş, kilometreler boyunca hayalini kurmuştu. Başlangıçta vermem diye tutturan "baba", neden sonra bu azimli aşığın karşısında boynunu eğmiş, 21. günün sonunda sıkı sıkıya kapattığı pencereyi aralayarak, "Deli, hadi yukarıya gel" diye haykırmıştı.

"Deli", Türkiye'de ve dünyada halıcılık çevrelerinde "Şişko" lakabıyla tanınan halıcı Osman bey'di : Bir deliye parmak ısırtacak çılgınlıklar yaparak halı, kilim peşinde dolaşan Şişko Osman....İstanbu'da büyümüş, Saint Joseph Fransız Lisesini bitirmiş, ardından da Fransa'da siyaset ve ekonomi tahsil etmiş Osman Şenel. O yıllarda halı ve kilim çocukluk düşlerinin arasına renk ve desenleriyle sıkışıp kalmış hoş nesnelerdi yalnızca. Bir de "Ağa Baba" dediği büyükbabanın halı yıkamahanesinde edindiği küçük bilgi kırıntıları.

Velhasıl, unutmamıştı ama, öyle aşklarıyla da yanıp tutuşmaya başlamamıştı. Henüz Şişko Osman değildi; Osman Şenel diye tanındığı günlerdi...

Sonra ne olduysa oldu. Bundan 20 yıl önce "Bu hastalık bir daha çıkmamacasına kanıma giriverdi." Halı ve kilim onun dilinde aşk, tutku, sevgi, (eh tabiki ekmek parası ve daha da fazlası) olup çıkıverdi. İşte Bursa'da yaşadığı olay da tutkuyla geçen bu yirmi yılda yaşadığı anılardan yalnızca biri :

"Bursa'da öğretmen okulunun eski öğretmenlerinden Cemal beyin bir halısı olduğunu duydum. Gittim, istedim. Satmam, dedi. Nur içinde yatsın, ne istersen vereceğim dedikçe, yok diyor. Benim de kafam iyice kızdı. O kadar primitif bir model ki, o güne kadar kimsenin böyle bir model gördüğünü sanmıyorum. Sen satmıyorsun ama ben alacağım deyip, çektim karavanı kaldırıma. Bekledim sabırla. Hergün çıkıp bakıyorum. En sonunda dayanamadı. Deli, yukarı gel diye çağırdı. Sana veriyorum ama bir şartım var, satmayacaksın."

Şişko Osman O günden bugüne vurulduğu güzellerden yalnızca biri olan Konya'yı satmadı. Zaten onun halı satmasının, aynı halı toplamada bi kendine özgü kuralları vardır.

Mesela, Şişko Osman, yalnızca "genç" halı ve kilimleri satıyor. Onun satış defterinde yaşı 90 ı aşan tek bir parça "satıldı" kaydı taşımıyor. Müşteriler de farklı muamele görüyor Şişko Osman'ın nezdinde. Halı satılacak müşteri var, satılmayacak müşteri var! Eski parça gösterilecek müşteri var, gösterilmeyecek müşteri var!

Zaten halı ve kilime yaklaşımı baştan sona aykırı Şişko Osman'ın. Tohumunu büyükbabasının attığı, sonra ustalarının yeşerttiği bu sevginin büyümesi için gereken ortamı şöyle tarif ediyor:

"Bir kişinin halıda yetişebilmesi için evvela sevmesi, sonra da okuması gerekir. Korkunç bir formasyona ihtiyaç gösterir. Coğrafyayı gayet iyi bilmek, devleteler tarihini ve göçleri bilmek gerekir. Bu işin yabancı dil bilmeyen ustaları vardır ama yabancı dil de elzem bir materyaldir. Okumak lazım gelir diyorum. Maaalesef Türkiye' de çok az yayınımız var."

Şişko Osman, okumaktan öyle laf olsun diye söz etmiyor. Latin ve Anglosakson dillerinin tümünü okuyor, konuşuyor. Beş dili çeviri yapacak düzeyde biliyor. Bilmekle kalmıyor, kullanıyor. Uykusunun 3 saat 40 dakikayı, beş dakika dahi geçmediğini söylüyor. Her gece, sabaha karşı 03.40 deyince gözlerini açıyor ve kitabını alıyor eline, halıların ve kilimlerin dolaşabileceği hangi bilgi macerası varsa, onun akışına bırakıyor kendini. Amacı yalnızca daha çok bilmek ve öğrenmek... Çünkü ona sorulunca, "Yanlış anlaşılmasın, birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Çünkü halı bir deryadır" diiyor fazladan bir tevazuyla...

Bir de sırları var Şişko Osman'ın. Ünlü ressam Picasso ile tanışıklığı konusuna pek girmek istemiyor. Hele onunla "kök boya" lar üzerine yaptığı yazışmaları anlatmaya hiç gönüllü değil. Ama ısrarlı davranınca biraz biraz söz ediyor büyük Picasso ile polemiklerinden.

Fransa seyahatlerinden birinde, her ikisinin de davetli olduğu bir toplantı da tanışmış Picasso ile.Bir ressamla bir halı tutkunu bir araya gelince doğal olarak konu kök boyalara gelmiş. Mavinin ustası Picasso, Anadolu halı ve kilimlerinin ustası Şişko Osman'a kök boyalar üzerine birşeyler sormuş. Rivayete göre bazı renklerin formülleri üzerineymiş bu sorular. Osman Bey ayrıntıya girmek istemiyor. Ama bazı konuşmalar daha sonra da yazışmalar yaptıklarını doğrulayarak şöyle anlatıyor:

"Kök boyalardan bahsedildi. Sonradan ben bazı halı slaytları gönderdim kendisine. Esas, kök boyalar ilgisini çekmişti. Evet birkaç yazışmamız oldu. Ayrıca şöyle ayaküstü bir konuşma da yaptık. Kendisine, Türk kadını bütün cehaletine rağmen senin bugün dünyaca alkışlanan düşüncelerini halı ve kilime yansıttı, yaptığına imzasını atmaktan aciz olan bu insanların 16. ve 17. yüzyıllardaki halı ve kilimlerinde senin üç dönemlik ürünlerinin ve yaşantının izlerini görebilirsin, dedim. Slaytlarını gönderdim o halıların. Şaşırdı."

Aralarında geçen polemikleri detaylı anlatmamakla birlikte Şişko Osman, "Picasso sizden sırları mı istemişti" sorusuna, "Kati suretle vermedim, bu sırlar bizim sırlarımızdır" diye kesin bir cevap veriyor. Şişko Osman yanlızca Picasso'ya değil, halı aşkının ilk kıvılcımlarını gördüğü ve "veliahtım" dediği yeğenine dahi vermiş değil bu sırları. Titizliğini şu sözlerinden de anlamak mümkün: "Formülleri zamanında öğrenmişiz. Yazdım bunları. Yeğenime Allah kısmet ederse aktarılacak. Eğer işinde devam ederse... Kilidi hazır, anahtarı bilahare verilecek."

Halı aşığının bir başka sırrı da kendisinden alışveriş eden "esaslı" müşteriler... 20 yıldır çok çok özel müşterilere kendi deyimiyle "servis" veren Şişko Osman'ın kıyabildiği güzel halı ve kilimlerini sattığı ünlüler arasında kimler var? Bu sorunun cevabını da açıklıkla almak mümkün değil. Devlet adamları, bakanlar, krallar diye genelleştiriveriyor çabuklukla. "En son" diyor, "o da mesleğinizden olduğundan söylüyorum, Mister Murdoch geldi. Hem evine hem Avustralya' daki yazlık evine kilim aldı. Hem kendi hem de hanımının zevki kayda değerdi. Ama onlara da 50 - 60 yaşında parçalar gösterdik, fazla değil."

Ancak biliniyor ki, Şişko Osman'ın Kapalıçarşı geçitlerinden birinin iyice diplerinde bulunan ve özel müşterilerin ağırlandığı dükkanının çevresi sık sık hareketlenir, korumalar belirir, kordonlar oluşur. O zaman anlaşılır ki, bir önemli müşteri, tabelasında "Şişko Osman" yazan bu dükkanın konuğudur.

Zaman zaman da başka konuklar ağırlıyor Şişko Osman. Gencecik güzel sanatlar öğrencilerini. Onlara küçük konferanslar veriyor aynı dükkanda, sorularını cevaplandırıyor. Zaman zaman da halı tutkunları biraraya geliyor aynı mekanda. Halılar, kilimler üzerine sohbet edip bilgi tazeliyorlar. Bunlar, Şişko Osman'ın en sevdiği saatler... Birkaç yıl önce sefaretlere çağrılır, oralardaki halı sevenlere de aynı türden konferanslar verirmiş. Şimdi vakit azlığından yetişemediğini söylüyor. Gene de bazı akşamlar ve bütün pazarlar, ellerindeki parçaları göstermek isteyenleri ziyaret ediyor bıkıp usanmadan.

Şişko Osman, kilim ve halı toplarken kullandığı, tekerleklerinin çiğnemediği yol kalmayan sevgili karavanıyla birkaç hafta önce vedalaşmak zorunda kalmış. Evinden, özellikle de eşinden yükselen protestolara daha uzun süre aldırmazlık edemeyeceğini anlamış... Eşi onun için endişe ediyor. Çünkü bu halı aşkının sürükleyip götürdüğü seyahatlerden birinde, Trabzon - Gümüşhane arasında, kardan tıkanan yollarda donma tehlikesi geçirmiş. Sonra yine bir "halı avı" dönüşü arabasında çıkan yangın sonucu tüm halılar yanmış. Bu ve benzeri olaylara bir de sağlık sorunları eklenince evdeki tepkiler çoğalmış. Şişko Osman "evde haliyle gerginlik yaratıyor" dediği tutkusundan vazgeçmemiş ama, belki de şimdilik o köy senin bu köy benim dolaşmaya ara vermiş.

Renk, desen, tarih, gelenek, sevgi, hüzün ve mutluluk; halı ve kilimlerin dünyası... Şişko Osman'ın yirmi yıllık hayatı işte bu sözcüklerle özetleniyor.

Sorular ve cevaplar tükendiğinde, benim için baştan beri şaşırtıcı olan o mekanın sessizliği, biirdenbire büyük bir gösteriye fon müziği oluverdi: Ancak özel müşteri ve konukların ağırlandığı odanın kapısı iyice kapatıldı, başka bir kapı açıldı ve tören başladı. Her bir parça, pardon, ustanın deyimiyle "fragman", ağır ağır çıkıyor, sarılı oldukları parşömenler açılıyor ve rulolar yavaş yavaş muhteşem tablolar olarak yere seriliyor. Ünlü fırçaların orjinallerinde bile zor rastlanır renkler uçuşuyor. Tarih, coğrafya, insanlar, onların sevinçleri, hüzünleri herşey... Biri diğerine hiç benzemiyor. Tören, halıdan ve halıcılıktan anlamasa da güzelliği fark edebilen herkesi mest edecek denli etkileyici... Şişko Osman'ın tutkulu sesi bu gösteriye eşlik ediyor:

"Yeryüzünün nadir parçalarındandır. En azından 150 yıllık. Yeryüzünde yok. Gerçek bir Kürt halısı... Bu ise saray için yapılmış 200 yaşında. Ticari amaçla değil, tamamen çeyiz olarak hazırlanmışlar. İkiside birer şaheser... İçinize hitap eder, ben buradayım der ya bazen tablolar, halılar da öyledir. Mutluluğunu anlatır yapanın, belki de hüznünü. Bizimle konuşur mutlaka, canlıdır. Yıllar geçse de yine canlıdır. Biz bu dili daha iyi anlayabilmenin çabası içindeyiz. Her aşiret, her genç kız kendi motifini getiriyor. Bambaşka bir alemi getiriyor. İşte bir fragman daha. Bir Kağızman Kürdü. Yeryüzünde yok. Yatak diyoruz. Geleneğe göre köyün malıdır bu. Zifaf gecesi bunun üzerinde geçirilir... Bu da 278 yıllık başka bir fragman. Tarihini net söyledim çünkü üstünde yazılı. Ender. Kars yakınlarından... tamir etmedik, etmeyeceğiz...

Bu halı tutkununun aşkına tanıklık ederken zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Bir resim sergisi değil bu. Bir sinema şöleni ya da bir konser de değil. Ama bambaşka tadta görkemli bir gösteri.